21-22 Kasım 2011 tarihlerinde Ankara’da TBMM’nin himayesinde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile UNICEF’in işbirliğinde düzenlenen “Türkiye’de Bilgi İletişim Teknolojileri ve Çocuk ve Gençlerin İnternet ve İletişim Teknolojileri” kullanımı konulu konferans ve çalıştayda, İnternet’in çocuklar ve gençler üzerindeki olumlu ve olumsuz etkileri farklı bakış açıları ile çeşitli sunumlar ve tartışma gruplarında ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Bu çalıştayın iki ayrı sonuç bildirgesi (yetişkin raporu ve çocuk raporu) ise 23 Kasım 2011 tarihinde TBMM’de sunulmuş bulunmaktadır. Bu konferans ve çalıştay UNICEF’in bir çok ülkede yürüttüğü “dijital yurttaşlık” projesinin bir parçasıdır. Bu bildirgede bilgi iletişim teknolojilerinin sağladığı olanaklar:
Eğitim amaçlı kullanımı ile özellikle uzaktan eğitim sistemleri ile eğitimde mekân sınırlarının aşılması ve toplumun tüm kesimlerine eğitim olanakları,
Toplumsal ve kültürel ifade amaçlı kullanımı,
Kullanıcılarının kendilerini ifade etmelerini,
Kültürel çeşitliliğe olanak,
Küreselleşme olgusu sonucunda farklı dilleri kullanabilme becerisinin gelişmesine katkı,
İletişimin ve hızının artmasını,
Çeşitli ve güncel bilgi kaynaklarına ve bilgiye kolay erişimi,
Bilgiye erişmede ve kullanmada fırsat eşitliğini,
Ekonomik, toplumsal ve kültürel amaçlarla bireylerin bir araya gelmesini,
Oyun oynamayı,
sağlar, şeklinde sıralanmıştır.
Yine aynı Bildirge’de, “Bilgi İletişim Teknolojilerinin sunduğu olanaklar, yanlış ve niteliksiz kullanılmaları halinde riske dönüşmektedir” denilmektedir ve riskler şu şekilde sıralanmıştır:
“üretici” değil “tüketici” durumunda bulunmak;
Dijital oyun sınıflandırma sisteminin olmaması ve mevcut dijital oyunlara bilinçsiz erişim;
Ebeveynlerin ve eğiticilerin “dijital okuryazarlık” düzeylerinin düşük olmasından dolayı çocuklara ve gençlere etkili yönlendiricilik yapamamaları;
Çocuklara ve gençlere nitelikli sosyalleşme ortamları sağlanamamasına bağlı olarak İnternet’in aşırı kullanımı;
Aşırı kullanım sonucu bedensel, ruhsal ve bilişsel sorunlar;
Kişisel bilgilerin kötüye kullanımı;
Kötü niyetli yazılımların yarattığı tehlikeler;
Aşırı ticari içerik ve yanıltıcı reklamların varlığı;
Zararlı içeriklerin ve siber zorbalığın mevcudiyeti.