aofsorular.com
SAĞ108U

Stres ve Stresle Baş Etme

2. Ünite 32 Soru
S

Kanadalı hekim Hans Hugo Bruno Selye stresi nasıl tanımlamıştır?

Bireyin bu tür uyaranlara karşı gösterdiği tepkiye ise stres adını vermiş ve stresi “bireyin çeşitli çevresel stresörlere karşı gösterdiği genel bir tepki” olarak tanımlamıştır.     

S

Kanadalı hekim Hans Hugo Bruno Sely stresörü nasıl tanımlamıştır?

Bireyde bir dizi tepki yaratan çevresel uyaranlara stresör olarak tanımlar.   

S

Stres sözcüğü ilk kez hangi bilimciler tarafından kullanılmıştır?

Alan yazında stres sözcüğünün ilk kez fizik bilimciler tarafından kullanıldığı görülmektedir. 17. yüzyılda stres kavramı elastik nesneyle ona uygulanan dış güç arasındaki ilişkiyi açıklamak üzere ilk kez Robert Hook tarafından kullanılmıştır.

S

Psikolojik Terimler Sözlüğü’ne göre stres nedir?

Psikolojik Terimler Sözlüğü’nde stres “Bir organizmanın üstesinden gelmesi için gereken yeni koşullar karşısında verdiği tepkidir.” şeklinde tanımlanmaktadır.    

S

Selye stresi kaça ayırmıştır? Kısaca açıklayınız.

Selye stresi fazla stres, yetersiz stres, iyi stres ve kötü stres olarak dört kategoriye ayırır. Kişinin amacının kötü stresi alt seviyede, iyi stresi ise yüksek seviyede tutmak olduğunu ve yetersiz stres ile fazla stres arasındaki dengenin sağlanması gerektiğini belirtmiştir.  

S

Yıkıcı stres kavramını açıklayınız.

Yıkıcı stres bireyi bedensel ve ruhsal olarak yıpratan bir durum olarak tanımlanır.

S

Yapıcı stres kavramını açıklayınız.

Yapıcı stres bireyin gerekli performansı göstererek soruna çözüm bulması için gereken itici güç anlamında kullanılmıştır.  

S

Bedenin stres karşısında gösterdiği tepkileri tanımlayan ilk araştırmacı kimdir?

Walter Bradford Cannon (1932) bedenin stres karşısında gösterdiği tepkileri tanımlayan ilk araştırmacıdır.

S

Savaş ya da Kaç Modelini kısaca açıklayınız.

Savaş ya da kaç tepkisi korkutucu bir durumla yüzleşmek ya da o durumdan kurtulmak için bizi harekete geçiren fizyolojik ve psikolojik tepkiler setidir. Cannon’a göre bir tehdit ile karşılaşan organizma otonom sinir sistemi ile endokrin sistem tarafından harekete geçirilir. Kalp atışları hızlanır; kan şekeri ve kan basıncı artar. Bu fizyolojik tepkiler organizmayı tehdide karşı savaşmak veya kaçmak için hazırlar. Zaman içinde strese maruz kalan organizmada fizyolojik ve duygusal çöküşler meydana gelmektedir. Özellikle kişi ne kaçabilir ne de savaşabilirse ve uzun süre strese maruz kalırsa temel sağlık problemleri ortaya çıkmaktadır.  

S

Genel Uyum Sendromuna göre stres kaç aşamada ele alınır?

Genel Uyum Sendromuna göre stres 3 aşamada ele alınır. Stresli bir durum karşısında yaşanan ilk evre alarm tepkisi; ikincisi direnç evresi ve üçüncüsü ise tükenme evresidir. 

S

Genel Uyum Sendromuna göre “Alarm Tepkisi Evresi”ni açıklayınız.

Alarm Tepkisi evresi stresli duruma maruz kalır kalmaz ortaya çıkar, bedendeki çeşitli aktivitelerde artış olur, strese olan direnç olağan zamanlardakine göre daha düşüktür. Direncin düşük olduğu ve bireyin gafil avlandığı bu evre iki basamaktan oluşur. İlk basamakta organizma şok içindedir, bedenin homeostatik dengesi bozulur ve gerilim yaşanır. Alarm tepkisi evresi boyunca beden değişen duruma tepki gösterir. Savunucu tepkiler başarılı olursa alarm durumu sönerek beden normal etkinliğine geri döner. Stres durumu sürer ve sistem “savaş ya da kaç”ta başarılı olamazsa organizma ikinci aşama olan direnç evresine girer. 

S

Genel Uyum Sendromuna göre “Direnç Evresi”ni açıklayınız.

Direnç evresinde organizma alarm evresinin etkilerini normale döndürme çabası ile baş etme davranışları arar, sergiler, stresör karşısında kendini korumaya yönelik savunucu tepkiler gösterir ve uyum sağlamaya çalışır. Bu durumda başarılı olamazsa, beden etkinliği ve direnç artmaya başlar. Beden bu savaşı kazanmak için çok fazla güç harcayabilir. Alerji, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, ülser gibi ciddi fiziksel belirtilerin ortaya çıkışı da direnci azaltır. Bu aşamada organizma strese rağmen var oluşunu, uyumunu sürdürmeye çalışır. Stresin kronikleşmesi durumunda sempatik sistemin sürekli uyarılmış durumda olması nedeniyle bazı organların işlevi bozulabilir. 

S

Genel Uyum Sendromuna göre “Tükenme Evresi”ni açıklayınız.

Tükenme evresinde stresör şiddetli, sürekli ve tekrarlı ise bedenin enerji rezervleri tükenir ve direnç kırılır. Bu aşamada parasempatik sistemin devreye girmesi zorlaşır, alarm öncesi döneme göre beden işlevleri iyice düşer ve sistem stresli durumdan önceki haline dönemez. Sistem sadece dış uyaranlardan değil, kendi içindeki değişimlerden de etkilendiği için bir kısır döngü içine girer. Beden yeni duruma uyum sağlamaya çalışırken sempatik sistemin sürekli aktive olması, gerekli enerjinin sağlanamaması, organların hastalanması ve işlevlerinin bozulması ile ciddi fiziksel ve psikolojik rahatsızlıklar ortaya çıkabilir. 

S

Üçlü modeller nelerdir?

Stres konusunda çalışan bir başka grup araştırmacı stresi üçlü model olarak ele alır. Bunlardan birincisi stresi bir uyaran olarak, ikincisi bir tepki olarak, üçüncüsü ise bir etkileşim olarak tanımlamaktadır.  

S

Bir Uyaran Olarak Stres Modelini açıklayınız.

Bu modele göre stres genellikle çevre tarafından ortaya çıkarılmış hastalık ve felaket gibi durumları tanımlamakta ve kişide bir tepkiye yol açmaktadır. Araştırmacılar stres üzerine çalışırlarken genellikle stresör denilen stres verici yaşam olayları üzerinde yoğunlaşmışlardır. Holmes ve Rahe tarafından geliştirilen “Sosyal Yeniden Uyumu Değerlendirme Ölçeği” ile bireylerin sıkça yaşadığı stresli olaylar incelenmiştir. Dolayısıyla bu modele göre bazı olayların herkes tarafından stres verici olarak algılandığı varsayılmış ve olayların değerlendirilmesinde meydana gelebilecek kişisel farklılıklar, başa çıkma ve sosyal destek gibi kavramların sürece olan etkileri göz ardı edildiği için model eleştirilmiştir.  

S

Bir Tepki Olarak Stres Modeli’ni açıklayınız.

Bu modele göre stres çevreden gelen taleplerin organizma üzerindeki etkisi sonucu organizmanın gösterdiği tepkidir. Dolayısıyla bu modelde stres kaynaklarının organizmada oluşturduğu endişe, uykusuzluk ve kalp çarpıntısı gibi çok çeşitli tepkiler değerlendirilir.

S

Etkileşimsel (Transaksiyonel) Stres ve Başa Çıkma Modeli’ni açıklayınız.

Bu modele göre zor çevre koşulları stresle sonuçlanmakta, ancak burada çevresel koşulların stres verici olup olmadığı da bireysel farklılıklar sebebiyle değişkenlik göstermektedir. Bu sebeple psikolojik stres: “Bireyin çevresel bir olayı kendi başa çıkma kaynaklarını aşan, iyi oluşu üzerinde tehlike oluşturan bir tehdit olarak algılaması sonucunda başlayan, psikofizyolojik bir süreç ve birey ile çevre arasında oluşan bir ilişkidir.” şeklinde tanımlanmaktadır. Lazarus (1991) stresi öncüllerden, aracı değişkenlerden ve sonuçlardan oluşan aktif bir süreç olarak değerlendirir. Öncüller, inançlar ve yorumlar gibi kişisel etmenlerin ve çevresel değişkenlerin bir bütünüdür. Aracı süreçler ise başa çıkma yöntemlerinin yanında isteklerin ve kaynakların değerlendirilmesini kapsar. Stres deneyiminin ve başa çıkmanın sonucunda ise, duygusal ve fizyolojik boyutlarda kısa süreli ya da psikolojik iyi oluş, bedensel sağlık ve sosyal işlevsellik boyutlarında uzun süreli olumsuz etkilerin görülebileceğini belirtmiştir. Lazarus stresin birey ve dış dünya arasındaki etkileşimsel bir dizi işlem sonucu ortaya çıktığını ve birey potansiyel olarak stresli bir olayı gerçekten stresli olarak görürse veya değerlendirirse stres tepkisi ortaya çıkacağını söyler.

S

Yaşam Olayları Kuramı’nı kısaca açıklayınız.

Bu kuram stresi ve stresle ilişkili değişimleri yaşam deneyimlerine yönelik tepkiler olarak görür. Holmes ve Rahe bireyin yaşamının son dönemindeki yaşam olaylarını içeren kapsamlı bir liste geliştirmiş. ‘Eşin ölümü’, ‘yakın bir aile üyesinin ölümü’, ‘hapse girmek’ gibi ciddi düzeydeki olaylardan ‘çocuğun evden ayrılması’, ‘hamilelik’ gibi orta düzey ve ‘tatile çıkmak’, ‘uyku düzeninde değişiklik’ gibi hafif düzeyde etki yaratan yaşam olaylarına kadar çeşitli olaylar bu listede yer almıştır. Listeden elde edilen puan ile sağlık durumu arasında bağlantı olduğu kabul edilmektedir.  

S

Yaşam Olayları Kuramı’na ilişkin eleştiriler nelerdir?

Yaşam Olayları Kuramı’nın da stresi açıklamada bazı eksikleri olduğu bilinmektedir. Bu kuramı eleştirenler için yaşam deneyimlerini nesnel biçimde değerlendirmek doğru değildir ve bir yaşam olayına dair kişisel yorumlamalar önemlidir. Boşanma bir kişi için ciddi düzeyde sıkıntı iken bir başkası için bir kurtuluş olabilir. Ayrıca insanlar listeyi doldururken olaylar birbirinden bağımsızmış gibi görünebilir. Oysa yaşam deneyimleri birbiri ile etkileşimde olabilir. İş değiştirme boşanmanın etkisini artırabilir, diğer olumsuz etkileri azaltabilir. 

S

Stres sonucunda oluşan fizyolojik değişimleri kısaca açıklayınız.

Stres sonucunda iki tür fizyolojik değişim oluşur:
Sempatik aktivasyon: Bir olay stresli olarak görüldüğünde Merkezi Sinir Sisteminde değişimleri tetikler. Bu da katekolamin salınımına yol açar, buna uyarılma hissi denir. Katekolaminler bağışıklık sisteminde önemli etkilere sahiptir. Uzun süreli Adrenalin ve Noradrenalin salınımı sempatik aktivasyonda pıhtılaşma, kan basıncında artış, kalp atışında artış, yağ depolama, düzensiz kalp atışları, ateroskleroza yol açacak olan plak oluşumu ve bağışıklık sistemini baskılama ile sonuçlanır. Akut stres sempatik aktivasyon ile kalp atışı ve kan basıncında değişikliklere, bu da ateroskleroz ve böbrek hastalıklarına, kalp krizi gibi ani değişimlere neden olur, bedeni enfeksiyonlara açık hale getirir. Stres yaraların iyileşmesini de geciktirebilir.

HPA aksı aktivasyonu: Kronik stres durumunda, sinirlerimiz hipotalamusa stresli  taşır. Hipotalamus otonom sinir sisteminin sempatik bölümünü harekete geçirir, kalp atım hızı, kan basıncı, solunum hızı artar ve kaslar gerginleşir, öte yandan sindirim gibi daha az hayati aktiviteler kısıtlanır  Uzun süreli kortizol salınımı baskılanmış bağışıklık sistemi ve hipokampüsteki nöronlarda hasar ile sonuçlanır. Bunlar enfeksiyon, psikiyatrik hastalıklar, bellek ve konsantrasyon bozukluğunu
artırır. 

S

Kronik stresin etkileri nelerdir?

Yaşamlarında kronik stresörlerin varlığını görebileceğimiz düşük sosyoekonomik düzeyden (SED) gelen bireylerde koroner kalp hastalığı (KKH), kanser daha yaygındır. Yine de aralarındaki ilişki karmaşıktır, çünkü kronik stresörler KKH’de etkili olsa da beslenme, sigara kullanımı, sosyal destek de sürece katılır. İşteki aşırı yük, kötü ilişkiler, iş üzerindeki kontrolün azlığı, rol belirsizliği gibi etmenler stresle ilişkilidir. Yüksek düzeyde iş yükü, iş üzerindeki kontrolün düşük düzeyde olması KKH’yi yordar. Güvenlik güçleri (asker, polis gibi), sağlık çalışanları (hekim, hemşire gibi), arama kurtarma çalışanları (itfaiye vb), hava ulaşımı çalışanları (pilot, hava trafik kontrolü) gibi yoğun stresli mesleklerde çalışanlarda daha az stresli işlerde çalışanlara göre hipertansiyon daha fazla oranda görülmektedir. Ayrı yaşayanlarda ya da boşanmışlarda akut ya da kronik tıbbi sorunlar görülme olasılığı, pnömoni gibi enfeksiyon hastalıklarından ölüm oranı, ayaktan ya da yatarak psikiyatrik tedavi görme oranı yüksektir.  

S

Stres ve psikolojik sağlık arasındaki ilişkiyi açıklayınız.

Stresörlere gösterilen en önemli psikolojik tepkiler arasında kaygı, üzüntü ve öfke yer alır (Yerlikaya, 2009). Stresli olaylara yönelik birincil değerlendirmede zarar ya da kayıp şeklinde Geniş arterlerdeki kolesterol depoları kan akışını sınırlandırarak plak halini alır. Ateroskleroz denen bu durum felç ve kalp krizi ile sonuçlanır. 34 Stres ve Stresle Baş Etme yorum yapan bireylerde üzüntü duygusu tetiklenir. Stresli koşulların devam ettiği ve bireyin bu koşulların üstesinden gelemediği durumlarda ise üzüntü duygusunda ve depresif semptomlarda artış görülür. Kaygı stresli durumlar sonucunda ortaya çıkan bir duygudur. Stresli olaylara yönelik birincil değerlendirmede zarar ya da tehdit şeklinde yorum yapan bireylerde kaygı duygusu da tetiklenir. 

S

Lazarus’a göre baş etmenin amacı nedir?

Baş etme dinamik bir yapıdır. Lazarus baş etmeyi de kişi ve stresör arasındaki etkileşim olarak görür ve ona göre baş etmenin amacı: • Stresli çevresel koşulları azaltmak, önceki duruma dönme olasılığını artırmak, • Olumsuz olaylara uyum sağlamak veya tolere etmek, • Olumlu bir kendilik algısı sürdürebilmek, • Duygusal dengeyi sürdürebilmek ve • Diğer insanlarla doyurucu ilişkiler kurabilmektir. 

S

Lazarus ve Folkman baş etmeyi nasıl tanımlamıştır?

Lazarus ve Folkman baş etmeyi bireyin stresörleri yönetme ve yönlendirme süreci olarak tanımlar. Baş etme dışsal ve içsel talepleri yönetme çabasıdır. Stres bağlamında baş etme bireyin normal yaşama dönme çabası ile stresörlerle etkileşime girme biçimidir. Baş etme birey-çevre etkileşiminde ortaya çıkan içsel ya da dışsal taleplerin kendi kaynaklarını aşıp aşmadığını kişinin değerlendirmesi sonucunda ortaya koyduğu bilişsel ve davranışsal çabalardır. 

S

Lazarus ve Folkman’a göre baş etme yöntemleri nelerdir?

Sorunu düzeltme, ortadan kaldırma, soruna dair düşünme biçimini değiştirme, tahammül etmeyi öğrenme ya da olduğu gibi kabul etme, durumu değiştirme, kabullenme, daha fazla bilgi arama, dürtüsel ve zarar verici şekilde davranmaktan kendini sakınma gibi çeşitli baş etme yöntemleri bulunmaktadır.

S

Lazarus ve Folkman’ın modeline göre başa çıkma stratejileri nelerdir?

Lazarus ve Folkman’ın modelinde başa çıkma stratejileri, strese neden olan problemin ele alınmasını amaçlayan problem odaklı baş etme yöntemleri ve stresin yarattığı duygusal tepkilerin düzenlenmesini amaçlayan duygu odaklı baş etme yöntemleri olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.

S

Problem odaklı baş etme stratejisini açıklayınız.

Problem odaklı baş etme stres yaratan bir durumu veya olayı değiştirmeye, etkisini ortadan kaldırmaya ya da en azından mevcut etkileri azaltmaya yönelik harekete geçmeyi kapsar. Birey davranışlarını ya da çevresini değiştirmeyi amaçlamaktadır. Bu yaklaşımı kullanan bireyler yaptıkları değerlendirmeler sonucu stres kaynağının kontrol edilebilir olduğuna inanırlar ve harekete geçerler. Folkman ve Lazarus problem odaklı davranışların durumu değiştirme amaçlı aktif, mantıklı, serinkanlı ve bilinçli çabalar içerdiğini belirtmektedirler. Bu çabalar sorunu belirleme, çözüm için alternatifler üretme, alternatiflerin yarar ve zararlarını değerlendirme, onlar arasından seçim yapma ve seçilen alternatifi uygulamadan oluşur. Problem-odaklı baş etme stresörün etkisini doğrudan azaltmaya ve var olan

S

Duygu odaklı baş etme stratejisini açıklayınız.

Duygu odaklı baş etme ise stresli durumun sonucunda ortaya çıkan olumsuz duyguların denetlenmesini ve olumlu bir noktaya yöneltilmesini sağlar. Bireyler stres yaratan durumun kontrol edilemeyeceğini düşündüklerinde, duygusal gerilimi azaltmak veya ortadan kaldırmak için bu stratejilere başvururlar. Duygu
odaklı baş etmede problem odaklı baş etmenin aksine, uzaklaşma, kendini kontrol etme, eğer yapılacak bir şey yoksa durumu kabul etme, sosyal destek arama, kaçma-kaçınma, sorumluluğu üstüne alma ve durumu yeniden değerlendirme gibi pasif yöntemler yer alır

S

Problem odaklı baş etme stratejileri neden daha işlevsel olarak değerlendirilmektedir?

Problem odaklı baş etme stratejileri stres yaratan durum veya olayı doğrudan çözmeye odaklandığından duygu odaklı baş etme stratejilerinden daha işlevsel olarak kabul edilmektedir. Stresli olayların duygusal yönleriyle baş etme de oldukça önemlidir; fakat çoğunlukla uzun vadede çözüm getirmediğine inanılmaktadır. Çalışmalarda duygu odaklı baş etme yöntemleri, problem odaklı
baş etme yöntemlerine kıyasla, stres ve hastalıkla daha çok ilişkilendirilmektedir.

S

Cohen ve Wills'in sosyal destek türleri nelerdir? Kısaca açıklayınız.

Cohen ve Wills farklı sosyal destek türleri tanımlamıştır:
• Özgüven sağlayıcı destek: Başka insanların kişinin özgüvenini arttırmas

•Destek: Başka insanların tavsiyelerde bulunması
• Eşlik etme: Aktivitelerde başkalarının yanında bulunması
• Araçsal destek: Fiziksel yardım içeren desteğin verilmesi 

S

Thompson'a göre kaç tür kontrol vardır?

Thompson  beş tür kontrolden söz eder: davranışsal kontrol (kaçınma); bilişsel
kontrol (baş etme yöntemlerinin yeniden değerlendirilmesi); bilgisel kontrol (stresöre dair bilgiye ulaşma yeteneği); karar verme kontrolü (olası sonuçlar üzerinde seçim yapma); geriye dönük kontrol (“Bu olayın olmasını engelleyebilir miydim?”).

S

Kontrolün stres hastalık ilişkisini kısaca açıklayınız.

Kontrolün stres hastalık ilişkisini nasıl etkilediği konusunda çeşitli açıklamalar yapılmıştır. Bunlardan bir tanesi yüksek kontrolün “Hastalığı önlemek için bir şey yapabilirim.” inancına katkıda bulunarak sağlıklı yaşam sürdürmek için yardımcı
olduğudur. Yüksek kontrol hastalık sonrası davranışları değiştirme konusunda da yardımcı olur. Hastalık sonrası sağlık durumunda olumsuzluklar yaşansa da kişi buna yönelik bir şeyler yapabileceğine inanıyorsa davranışlarını değiştirebilir. Yüksek kontrol bazen de kişisel suçlama ve öğrenilmiş çaresizliğe katkıda bulunur. Bu tür duygular davranış değişimini engelleyebilir, sağlıksız davranışlara, dolayısıyla da hastalığa yol açabilir.