GELENEĞİMİZDE TOPLUMA HİZMET
Bir toplumdaki temel değerler neden önemlidir?
Temel değerler bireylerin toplumsal dayanışmasını sağlayan kurumları oluştururlar. Toplumsal dayanışmasını sağlıklı kurabilen toplumların binlerce yıl yaşadığı görülmektedir. Sosyal kurumları yeterince güçlü olmayan toplumların ise zaman içinde tarihin tozlu sayfaları arasında unutulduklarını biliyoruz. Topluma hizmet bilincinin köklü olduğu toplumlarda bu bilincin iki biçimde oluştuğu görülür.
Topluma hizmet bilincinin köklü olduğu toplumlarda bu bilinç nasıl oluşur?
Topluma hizmet bilincinin köklü olduğu toplumlarda bu bilincin iki biçimde oluştuğu görülür.
1- Doğal çevre: Doğal çevrenin insanın bazı konularda yaşayış biçimini yönlendirdiği bilinir. İklimin sıcaklığı veya soğukluğu, çevrenin yapısı ve özellikleri toplumları bazı ortak davranışları yapmaya zorlar.
2- Üretim ilişkileri: Üretim ilişkileri de topluma hizmet bilincinin oluşmasında önemli etkenler arasındadır. Örneğin tarımla uğraşan toplumlarda mahsul hasatı sırasında toplumsal yardımlaşma olmazsa mahsulü kaldırmak, kullanmak veya pazarlamak zorlaşır. Sonbahar ve yağışlar gelmeden önce toplumun bütün bireylerinin kışlık stoklarını yapmaları gerekir. Zamana karşı yarış hâlinde olan bu gelişmeler sırasında iş bölümü ve yardımlaşma zorunlu bir hâle gelir. Bu durum zamanla kurumlaşır.
"Manap" veya "cila" ne demektir?
Bir kişi felakete uğradığı zaman obanın veya köyün ileri gelenleri toplanarak ona yardım yaparlardı. Yapılan yardımlara bazı bölgelerde “manap”, bazı bölgelerde “cila” adı verilirdi.
Kimlere "berci" adı verilmektedir?
Yaylalara çıkan kimseler bir araya gelerek yaylada hayvanların sağılması, sulanması, tuzlanması, yünlerinin kırpılması gibi ortak yapılması gereken işlerde birbirlerine destek olmakta ve iş bölümü yapmaktadırlar. Örneğin süt sağmaya giden kadınlara bugün de “berci” denilir. Berciler toplu olarak birbirleri ile yardımlaşarak süt sağmaya gider ve gelirler. “Koç katımı” töreni hâlen Anadolu’nun birçok yöresinde bütün canlılığı ile devam etmektedir. Yine hayvanlara verilmek üzere tuz alımı ve getirilmesi iş birliği hâlinde yapılmaktadır.
Bir çeşit ücret olan "hak" kimlere verilir?
Anadolu’da hâlen varlığını sürdüren bir başka toplumsal yardımlaşma türü de köy çobanlarının tutulması s ırasında izlenen yöntemdir. Tutulan çobanların ücretleri yıllık olarak verilirdi. Yıllık olarak verilen bu ücreti, çobanla besicilik yapan köylüler veya obadaki herkes bir araya gelerek ortak kararlaştırırdı. Buna “hak” adı verilirdi. Çobanın bir yıllık hizmeti karşılığı her ev, belirli miktarda peynir, tereyağı, yapağı veya koyun verirdi.
Vakıf kurumunun oluşumu neye dayanmaktadır?
Vakıf kurumunun oluşumu bir gönüllülük işidir. Bir kişinin kazandığı, biriktirdiği veya ürettiği mal varlığını, toplum çıkarları için kullanılmak üzere ayırması anlayışıdır.
Vakıf kurumunun tarihsel geçmiş nedir?
Vakıf kurumunun tarihsel geçmişi kesin olarak belli değildir. Bu konuda iki iddia bulunmaktadır:
1- En eski geleneklerimizde bazı ormanlar, göller, mera ve araziler “koruk” ilan edilirdi. Bu, toplumun ortak malı olarak kabul edilirdi. Ünlü gezgin Marko Polo gezi notlarında bu durumdan geniş geniş söz etmektedir. Vakıf kurumunun bu geleneğin gelişmiş biçimi olduğunu kabul eden bilim adamları bulunmaktadır.
2- Vakıf geleneğinin İslamiyet’in yayılmaya başlaması ile kurumlaştığını kabul eden bilim adamları da bulunmaktadır. İslam kaynaklarına göre Hz. Muhammed vefatından önce “semğ hurmalığı” adıyla anılan bahçesinin alınıp satılmasını yasaklamıştı. Bahçenin yıllık üretiminin yoksullara dağıtılmasını vasiyet etmişti. Peygamberin bu güzel davranışı, daha sonra “sünnet” olarak kabul edilerek onun izinden giden inananlar tarafından yaygınlaştırıldı. Bu durum daha sonra kurumlaşarak vakıflaşmayı ortaya çıkardı.
Vakıf ne demektir?
Vakıf, bir mal veya taşınmazın “alım ve satımının” mal sahibinin isteği üzerine yasaklanarak yıllık gelirinin yine mal sahibinin isteği doğrultusunda harcanması durumudur.
Vakıfname ne demektir?
"Vakıfname" ne demektir?
Hangi düşünceler vakıf kurumlarının oluşmasına öncülük etmektedir?
Bu sorunun iki karşılığı bulunmaktadır:
Bunlardan birincisi topluma hizmetin, tarihimizde kökü çok eskilere kadar giden bir gelenek olmasından kaynaklanır. En eski yazılı belgelerimiz olan Orhun Yazıtlarında “aç gördüğü zaman doyurmak ve açık gördüğü zaman giydirmek” devlet olmanın temel ilkesi olarak gösterilmektedir.
İkincisi ise dünyanın geçici olduğu, bir gün mutlaka öleceğimiz ve bu dünyadan hiçbir şey götüremeyeceğimiz inancıdır. Bu inancın çok güçlü olduğu yıllarda vakıflaşmanın çok arttığını görüyoruz. İnsanlar kendileri ölseler bile yaptıkları iyiliklerle kendilerinden sonra insanların arasında iyi bir adla yaşamak istemişlerdir.
Vakıflar hizmet verdikleri alanlar bakımından kaç şekilde sıralanabilir?
Vakıflar hizmet verdikleri alanlar bakımından aşağıdaki gibi sıralanabilir:
• İbadetle ilgili vakıflar
• Kent hizmetleri ile ilgili vakıflar
• Sağlıkla ilgili vakıflar
• Yol güvenliği ile ilgili vakıflar
• Eğitimle ilgili vakıflar
• Kentte sosyal dayanışmayı güçlendirici vakıflar
İbadetle ilgili vakıflara örnek olarak neler verilebilir?
Bu vakıflar genellikle camiler, türbeler, dergâh ve zaviyelerdir.
Kent Hizmetleri ile ilgili vakıflar ne tür hizmetlerde bulunmaktaydı?
Kentin su yollarının yapılması ve işletilmesi için kurulan vakıflar, su kemerlerinin bakım ve onarımları için kurulmuş vakıflar, çeşme ve sebil adını verdiğimiz bütün halkın hizmetine sunulmuş su kaynakları, kaldırım, aşevi, köprü ve okul gibi belediye hizmetleri bunlar arasındadır.
Yol güvenliği ile ilgili vakıfların güvenliği nasıl sağlanmaktaydı?
Kervanların özgürce ve güvenle seyahatini sağlamak, yollarda kurulan kervansarayların işletilmesi için vakıflar kurulurdu. Ayrıca ortalama her kırk kilometrede bir posta menzili oluşturulurdu. Bu menzillerde “posta tatarı” adı verilen postacılar için at besleniyor, onların yol ihtiyaçları için gerekli gıda ve eşya bulunduruluyordu. Bunların işletilmesinden sorumlu kimselerin geçimlerini sağlamaları için bağ, bahçe ve tarla gibi taşınmazlar bağışlanıyordu. Yol güvenliğini sağlayan bir başka yöntem de derbent adı verilen dar geçitlerin yağmacılardan, kışın kar ve toprak kayması gibi durumlardan korunması önemliydi.
Ahilik sözcüğünün anlamı nedir?
Ahi sözcüğünün kaynağı konusunda iki farklı görüş bulunmaktadır. Bunlardan birincisi Ahi sözcüğünün Arapça “kardeş” anlamına geldiği savıdır. İkincisi ise Türkçe “akı” nın, “cömert, cesur” anlamına geldiği savıdır.
Ahilik kurumunun Selçuklu ve Osmanlı kültürüne nereden geldiği kabul edilmektedir?
Ahilik kurumu Arap dünyasından çok Selçuklu ve Osmanlılar arasında yaygındı. Kurucusu Horasan üzerinden Anadolu’ya gelen bir inanç önderi olan Ahi Evran idi. Hâlen Doğu Türkistan’daki Uygurlar arasında “meşrep” adı verilen ve yaşayan bir örgütlenme ile benzer özelliklere sahiptir. Bu yüzden Ahilik kurumunun, daha çok Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen bir sosyal yardımlaşma kurumu olduğu tezini güçlendirmektedir. Ahi Evran, Horasan üzerinden gelen Türkmen boylarının göçü sırasında Anadolu’ya gelmişti. Önce Kayseri’ye yerleşmeyi düşünmüştü. Ancak İlhanlıların Kayseri’yi kuşatması üzerine Kırşehir’e yerleşmişti. Ahiliğin Anadolu’da yaygınlaşmasını buradan sağlamıştı.
Ahilik nedir?
Ahilik esnaflar arasında yardımlaşmayı, eğitimi, dayanışmayı ve toplumsal yardımlaşmayı esas alan bir kent toplum hizmeti kurumudur.
Ahi Birliğinin başkanı kim olurdu?
Ahi birlikleri kendi içinde usta, kalfa ve çırak olmak üzere meslek sahipleri ve adaylarını sınıflandırırdı. Ahi birliğinin başkanı mesleğinin en ustası ve en saygını olan kişi olurdu.
“Fütüvvetname” nedir?
Ahilerin “fütüvvetname” adı verilen bir yönergeleri bulunuyordu. Her Ahi birliğinin fütüvvetnamesi bir diğerinden farklı olabilirdi. Bu yönergeler meslek etiği ve Ahi birliklerinin görüş ve düşüncelerini içeriyordu. Ahi birlikleri sadece Ahi’nin iş yaşamını düzenlemiyor, günlük yaşamı için de sıkı düzenlemeler getiriyordu. Örneğin ,bir Ahi evine yiyecek götürüyorsa başkalarını imrendirecek biçimde açık değil kapalı götürmek zorundadır. Yolda yürürken bir şeyler yiyerek yürümemelidir. Aşırı gösterişli giyinmemeli ve gösterişli evlerde oturmamalıdır.
Ahi birlikleri çalışmalarını ne zamana kadar bağımsız bir biçimde sürdürmüştür?
Selçuklular döneminde Ahi birliklerinin çalışmalarına devlet hiç karışmamıştı. Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar da Ahi birliklerinin çalışmaları bağımsız bir biçimde sürmüştür. Hatta bir süre Ahiler Ankara’da kenti idare etmişlerdi. Fatih Sultan Mehmet padişah olunca bir yiğit başılık kurumu oluşturmuştu.
Ahiliğin güçlü bir biçimde yaşayabilmesinin temelinde ne yatmaktadır?
Ahiliğin güçlü bir biçimde yaşayabilmesinin temelinde güçlü bir eğitim yatmaktadır. Bu, Ahi ahlakı çevresinde oluşturulmuş sıkı bir eğitimdir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi topluma hizmet bilinci ancak verilecek sıkı ve ciddi bir eğitim sonunda toplumda yaygınlaşabilir ve etkin olabilir. Ahilerin verdiği eğitimde temel etik değerler çok iyi belirlenmişti. İş yeri sahibi, bu etik değerleri daha çocukluğundan başlayarak bir yaşam biçimi hâline getiriyordu. Eğitim yalnızca bilgi aktarımı biçiminde değil bütün bir gün içinde yaşamın bir parçası halinde veriliyor ve kontrol ediliyordu. Böylece topluma hizmet bilinci bencilliklerinden, hırs ve kıskançlıklarından arınmış insanların kazandıkları bir bilinç hâline dönüşüyordu.
Ahilik yönergeleri kaç bölümden oluşmaktaydı?
Genellikle dört ana bölüm bulunur:
Birinci bölümde, Ahiliğe alınacak kimselerin özellikleri anlatılır.
İkinci bölümde, Ahi birliğinin ahlaki temelleri anlatılır.
Üçüncü bölümde Ahiliğin kuralları üzerinde durulmaktadır.
Dördüncü bölümde daha önceki başkanlarının isimlerinin bulunduğu bir şecere bulunur. Bu şecere aynı zamanda o Ahi birliğinin serbestçe çalışmalar yapabilmesi için bir belgedir.
Erfene nedir?
Erfene, değişik yörelerde ferfene veya herfene şeklinde de adlandırılır. Sözcüğün nereden geldiği tam olarak bilinmemektedir. Çankırı yöresinin geleneklerini 1932 yılında derleyen Hasan Üçok, Erfene kelimesinin Arifane veya Zarifane’den değişme bir sözcük olduğunu söylemektedir. Erfene genellikle uzun kış geceleri birbirleriyle bir arada bulunmaktan zevk alan kimselerin yaptıkları bir eğlence toplantısıdır.
Yaren Meclisi nedir?
Topluma hizmet bilincinin yaşatıldığı sivil toplum örgütlenmelerinden biri de Yaren meclisleridir. Yaren meclisleri Anadolu’da sadece kentlerde değil, kırsal alanda da uygulanan bir gelenek olarak göze çarpmaktadır.
Yaren meclisinin özellikle kış ayları gelmeden önce başlayarak uzun kış ayları süresince belirli günlerde yapıldığı görülmektedir. Tarihsel kökeni hakkında kesin bir bilgimiz bulunmamakla birlikte Yaren meclisinin bazı bölümleri Ahi geleneklerine benzemektedir. Yaren meclisi, yine bize özgü toplanma geleneklerinden biri olan cem törenlerini de andırmaktadır. Bu benzerliklerden dolayı, Yaren meclisinin kökeninin tarihin çok eski dönemlerine kadar indiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.
Sıra Gezme nedir?
Sıra gezme geleneği günümüzde medyanın da etkisiyle en çok tanınan kurumlardan biridir. Özellikle Urfa yöresinde hâlen yaşıyor olması sebebiyle yalnız Urfa yöresine aitmiş gibi algılanmaktadır. Oysa sıra gezme de Anadolu’nun birçok yöresinde bilinen fakat zamanla gittikçe yok olan bir kurumumuzdur. Bugün Urfa yöresinde yaşayan sıra gezme geleneği daha çok zengin müzik repertuarı ile ilgi toplamaktadır. Oysa Sıra gezme geleneği bir bütündür. Tıpkı Yaren meclisi gibi. İçinde anlaşmazlıkların çözüldüğü mahkeme bölümü, kentin sorunlarının görüşülerek çözüldüğü bir bölüm, yöresel oyunların oynandığı bölüm bulunurdu. Diğer toplantılarda olduğu gibi dua ile başlar ve dua ile biterdi. Sosyal dayanışma boyutunun gittikçe önemini yitirmesi, kültür boyutunun öne çıkması, kentleşme ve küreselleşmenin getirdiği etkilerden kaynaklanmaktadır.
Seymenlik nedir?
Seymenlik, özellikle kentlerde gençlerin ölçüsüz bir yaşam biçimine girmelerini önlemek, onları bir disiplin içinde topluma yararlı birey olarak yetiştirmek açısından son dönece önemli bir topluma hizmet kurumudur. Kötülüklere karşı savaşma, iyiliği, yardımseverliği ve adaleti egemen kılma açısından toplumsal dinamizmi oluşturması, Seymenliğin başka bir özelliğidir.
Kaç çeşit imece bulunmaktadır?
İmece iki başlık altında incelenebilir:
• Bütün toplumun gereksinmesi için yapılan imeceler: Bu imece türü köyün ortak gereksinmesi olan köy yollarının yapılması, köye su getirilmesi, bağ ve bahçelerin belirli bir düzen içinde sulanabilmesi, köyün hayvanlarının otlatılması için çoban tutulması, özellikle ekili alanlarla bağ ve bahçelerin hırsızlık, talan ve hayvanların tahribatından korunması için köy bekçisi atanması gibi konuları içine almaktadır.
• Yalnızca bireylerin gereksinmesi için yapılan imeceler: Bu imeceler öncelikle tarımla uğraşılan yerlerde tarlaların sürülmesi ve ekilmesi, bağ ve bahçelerde budama ve bahçe bakımı işlemi, hasatın yapılması s ırasında iş birliği, mahsulün pazarlanması için taşınması s ırasında yapılan iş birliği, kış hazırlıkları sırasında un, bulgur ve tahıl ürünlerinin hazırlanması sırasında yapılan iş birliği, düğün, sünnet düğünü, ölüm ve benzeri durumlarda yapılan iş birliği olarak sayılabilir.