TAR402U
Anadolu Ortaçağı, Selçuklu Aydınlığı
4. Ünite
•
38 Soru
S
Batı Roma İmparatorluğu yıkıldığında hangi coğrafi konumda yer almaktaydı?
Batı Roma İmparatorluğu yıkıldığında coğrafi çevresi kuzeyde Tuna, kuzey-batıda bugünkü İşkodra ve Adriyatik Denizi kıyılarına kadar uzanıyordu. Ama aynı zamanda Balkan Yarımadası’nı içine alıyor, kuzey-doğuda Kafkasya kıyılarına varıyor, Doğu Anadolu Platosu, Anadolu, Suriye sınırından neredeyse Mısır’da Nil’in ağzından başlayıp Afrika’nın Akdeniz Kıyılarını içine alan büyük bir imparatorluktu.
S
Bizans İmparatorluğu hangi yılda kurulmuştur?
Bizans ya da Batı Roma İmparatorluğu 395 yılında kurulmuştur.
S
Bizans İmparatorluğu hangi yılda yıkılmıştır?
Bizans İmparatorluğu 476 yılında yıkıldığında dönemin güçlü imparatorluğudur.
S
Heterodoks kelimesi ne alma gelmektedir?
Heteredoks kabul edilmiş din kurallarına aykırı anlamına gelir
S
İslam kaynaklarında Selçuklu Devleti nasıl isimlendirilmiştir?
İslam kaynaklarında Selçuklu Devleti Diyar-ı Rum olarak isimlendirilmiştir
S
Anatoli neresidir?
İç Anadolu’nun batı kesimindeki sınırlı bölge Bizans devleti tarafından eyalet benzeri bir anlayışla idari bir bölge olarak ayrılmış buraya Anatoli adı verilmişti. Selçukluların gelişinden önce çoktan yerleşmiş olan bu isim bazı Avrupa kaynaklarında yanlış olarak Natolia şeklinde geçmektedir. Arap kaynaklarında en-Natus/enNatulus şeklinde karşılaşılan ismin esası Anatoli’dir
S
Selçuklu Devleti’nde bilim kültür ve sanat alanında ilerlemeyi kesintiye uğran iki olay nedir?
Avrupa’nın değişik köy ve kentlerinden toplanan eli kılıçlı Haçlılar Papa’nın coşturucu vaazlarıyla Kudüs’ü kurtarmak için Anadolu’dan geçmeyi denediler. Birçoğu telef oldu, kırıldı ama bu insan dalgası Selçukluların batı sınırlarını epeyce sarstı. Ticaret aksadı, şehirler tedirgin oldular. İkinci baskı doğudan geldi. Önceleri dost mu düşman mı olduğu anlaşılmayan Moğol askerlerinin Anadolu şehirlerine girişleri bir dizi yıkım ve katliamla başladı, sonunda ağır vergilere bağlanan Selçuklu egemenliği söndü.
S
I., II., ve III. Haçlı Seferlerinin sonuçları ne olmuştur?
Birinci Haçlı Seferi Avrupalılar açısından başarılı Doğu için trajiktir. Haçlılar Kudüs’ü fethederek halkını kılıçtan geçirmişlerdir. İkinci Haçlı Seferi başarısızlıkla sonuçlanmış, Üçüncü haçlı seferi ise Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’ü tekrar ele geçirmesi üzerine düzenlenmiş ve ünlü İngiltere Kralı Aslan Yürekli Richard esir düşmüş ve affedilmiştir.
S
I. Haçlı Seferi Hangi yılda gerçekleşmiştir?
I. Haçlı Seferi 1096 yılında gerçekleşmiştir
S
Süleyman Şah hangi yıllar arasında kutsal Hristiyanlık merkezi İznik’i almıştır?
Süleyman Şah 1077-1086 yılları arasında kutsal Hristiyanlık merkezi İznik’i almıştır.
S
II. Haçlı seferi sırasında Selçuklu hükümdarı kimdir?
II. Haçlı seferi sırasında Selçuklu hükümdarı I. Mesud’dur.
S
Selçuklular hangi savaştan sonra gerileme dönemine girmişlerdir?
Selçuklular 1243 Kösedağ savaşından sonra gerileme sürecine girmişlerdir.
S
IV. Haçlı seferi hangi yıllar arasında gerçekleşmiştir, hangi sonuçlara neden olmuştur?
IV. Haçlı seferi 1200-1204 yılları arasında gerçekleşmiştir Papa Innocentius Avrupa’yı sefere çağırış, ancak ordudaki kozmopolit yapı karışıklığa neden olmuş ve Kudüs’e gitmek yerine Konstantinopolis işgal edilmiş, şehir talan edilmiş ve fazla yaşayamayan Katolik Latin İmparatorluğu kurulmuştur. IV. Sefer, Batı ile Doğu Hristiyanları arasında net bir kopuştur ve Katolik ve Ortadoks Kiliselerinin birleşemeyeceğinin göstergesidir. Bundan böyle Doğulu Hristiyanları Batılılara olan düşmanlığı artacak ve net bir güvensizlik başlayacaktır. Hristiyanların kutsal Kudüs’ü Müslümanlardan geri almak istemeleriyle başlayan Haçlı Seferlerinin temel amacı Müslümanların Batıya ilerlemelerini önlemek ve ticaret yollarını ele geçirmektir. Ama bu seferler sayesinde Avrupalılar ilk kez İslam Medeniyetlerini yakından tanımışlar dokuma, cam sanatı ve deri işlemeyi öğrenmişler, El-Harezmi’nin cebir ve algoritmasını Batıya götürmüşlerdir. Söylentiye göre Avrupalılar ilk kez sıfır rakamını da bu şekilde öğrenmişlerdir.
S
Selçuklu Kültürünün mimarlık ve plastik sanatlara ilişkin yaklaşımında 11. Yüzyıl ortalarında başlayıp, yaklaşık 13. Yüzyıl sonuna kadar süren döneminin önemi nedir?
Selçuklu kültürünün mimarlık ve plastik sanatlara ilişkin göstergeleri 11. Yüzyıl ortalarından başlayıp yaklaşık 13. Yüzyıl sonuna kadar süren bir üslup devresi halinde kendini belli eder. Türk ve İslam sanatlarını uzun gelişim çizgisinde çok özel bir yer tutan bu devre bir bakıma İran Büyük Selçuklu sanatının uzantısı öte yandan üzerinde yaşamaya başladığı Küçük Asya kültürlerinin sentezi gibidir. Temel anlayış genel İslam Sanatı ve daha sonra şekillenecek olan Osmanlı sanatıyla benzerlikler göstermekle birlikte belirli tarihi ve coğrafi faktörler Selçuklu sanatını farklı bir çehreye büründürmüş başka devrelerde ve ülkelerde örneğine rastlanmayan eserlerin ortaya çıkmasını sağlamıştır.
S
Selçuklu Ortaçağda ki sanat anlayışı hakkında kısaca bilgi veriniz.
Mimari ve plastikte yaklaşım tarzı ve anlam boyutunu geliştiren eğilimler 12. Yüzyıldan başlayarak kendini hissettirmiştir. Diğer sanat alanlarına göre mimarinin resmi tutumu yansıtan bir ortam niteliğinde olması sadece inanç yapılarında değil, her tipteki anıtsal yapıda aynı davranışı göstermesi Anadolu’daki Ortaçağ estetiğini belirleyen otoritenin niyetini de anlatmaktadır. Öteki sanat alanları maden işleri, halı ve kilimdeki farklı görüntüler bu sanatları yaratan kesimlerin farklı itici göçler tarafından güdülendiğini bu sanatları üstlenen toplumsal kesimlerin farklı idealler taşıdıklarını göstermektedir. Ortaçağ Anadolu Türk sanatının yarattığı yapı tipleri genel bir İslami örtü altında yeni işlevsel çözümleriyle karşımıza çıkar.
S
Selçuklu Devleti’nde merkezi devlet işleri nerede görüşülür ve karara bağlanırdı?
Selçuklu Devleti’nde merkezi devlet işleri Vezirin başkanlık ettiği Divan-ı Ali ( Büyük Divan) adı verilen bir kurulda görüşülür ve karara bağlanırdı
S
Selçuklu veziri Nizamimülk tarafından yazılmış eserin adı nedir, anlatılan konular nelerdir?
Selçuklu veziri Nizamimülk tarafından yazılmış eserin adı Siyasetnamedir. Hükümdarların sahip olması gereken nitelikler, saltanatın koşulları ve kuralları eserin içeriğini oluşturur.
S
Selçuklu Devleti’nde eğitim verilen önemli medreseler ve kamu hizmeti veren yerler nerelerdir?
Darülhadis (hadis öğretilen medrese), darülkura (Kur’an okuma yöntemlerinin öğretildiği medrese), darüşşifa (sağlık ve tedavi hizmeti verilen yer), Bimarhane (ruh ve sinir hastalıklarının tedavi edildiği yer) önemli eğitim ve kamu hizmeti üstlenmiş kurumlardır.
S
Selçuklu Devleti’nde camilerin önemi nedir?
Selçuklu camileri şehirlerin odak yapıları olarak yönetim binaları hatta saraylardan daha önemli konumdadır. Ulu Cami (Cami-i Kebir) her şehrin başlıca toplanma yeri olduğundan toplumsal ve siyasal merkez niteliğindedir. Uzun zaman içinde işlevi değişmediği halde sürekli genişletme endişesi yapı bünyesine çeşitli müdahalelerin yapılmasını gerekli kılmıştır. İslam devletlerinde her türlü toplantı camide yapıldığı gibi Sultan ya da Emir adına hutbe okunması Selçuklu camilerini de önemli siyasal merkezler haline getiriyordu. Bu nedenle de cami mimarisi bir ekonomik güç belirtisi olduğu kadar yöneticinin prestij göstergesi de olmuştur.
S
Malatya’daki Ulu caminin yapısı hakkında bilgi veriniz.
Malatya’daki örnek(1224) çok sayıda ayağın desteklediği örtü ve dikdörtgen bir mekanla yaygın ulu cami tipinin en eski örneklerindendir. Ortadaki avluda açılan nef sıraları kemerler ve tonozlarla örtülmüş mihrap önüne rastlayan alanda bir kubbeyle örtülen hacim yükseltilmiştir.
S
Selçuklu camilerinin mimari özellikleri nasıldır?
Selçuklu camisi enlemesine gelişen çok destekli düz çatıyla örtülmüş sade bir yapı tipi gösterir. Mihrap önünde fazla büyük olmayan bir kubbe bu yapı tipini diğer İslam ülkelerindeki uygulamalardan ayıran en büyük özelliğidir. Kubbenin büyümesi minarenin konumu ve son cemaat yeri gibi unsurların gelişmesi 14. Yüzyıla doğru ortaya çıkan yeniliklerdir. Anadolu’da batıdaki bölgelere doğru ilerledikçe mimari denemeler artmış diğer yapı tiplerine göre en önemli değişim cami planlarında ortaya çıkmıştır. Tüm İslam ülkelerinde olduğu gibi başlangıçta en yaygın plan çok destekli tipti. Bazen küfe tipi kimi zaman da Arap camisi yada bazilikal tip denen örneklerin bu adlarla anılmasının nedeni iç hacmin bölünmüş olmasıdır. Birbirine kemerlerle bağlı çok sayıdaki destek sıraları iç mekanda yeterince bütünlük sağlayamıyordu. Büyük pencerelerden yoksun olan bu yapılarda çoğu kez örtü sisteminin orta kesiminde aydınlık feneri denen küçük bir açıklıktan ışık sağlanıyordu.
S
Kırşehir Cacabey Medresesi’nin mimari özellikleri hakkında bilgi veriniz.
Kırşehir Cacabey Medresesi’nde giriş cephesindeki köşe mekan bir kümbet formunda yapılandırılmış arka cepheye birde minare eklenmiştir. İlginç örgü sistemi yanında birkaç işlevi birleştiren medrese yüksek duvarlı küçük pencereli içeriye dönük bir yapı gösterir.
S
Erzurum Çifte Minareli Medresenin mimari özellikleri nelerdir?
Bir açık medrese ortasındaki açık avlu dolayısıyla farklı bir plan tipi sunmakta Erzurum çifte minareli medrese örneğinde olduğu gibi farklı ve özel mimari unsurları da bünyesine eklemektedir. İki adet minare ile vurgulanan taç kapıdan girildikten sonra etrafı öğrenci odalarıyla çevrilmiş bir avluya çıkılmaktadır. Anadolu’nun en büyük medresesi sayılan bu örnek iki kat üzerine planlanmış, dört yönde eyvanlarla dengeli bir plana göre tasarlanmıştır. Medresenin ismi bilinmeyen kurucusu medreseye bitişik planlanmış kümbette yatmaktadır. Yapı şehir içinde bulunmasına rağmen dışa kapalı yüksek duvarlı bir eğitim kurumudur. Küçük pencereli ocaklı odaların yatılı öğrencilere ayrıldığı anlaşılmaktadır.
S
Kayseri-Sivas yolundaki Sultan Hanı Kervansarayının mimari özellikleri nelerdir?
Korunaklı bir konaklama tesisi olan kervansaray Kayseri-Sivas yolundaki Sultan Hanı ile günümüze kalabilmiş en gelişmiş örneklerden birini sunmaktadır. Destek kuleleriyle sağlamlaştırılan taş duvarlar iki bölümü kuşatırken planın dış çizgilerini de vermektedir. Giriş cephesindeki gösterişli taç kapıdan büyük bir avluya geçilmekte ortasında bir köşk mescidin yer aldığı bu avluyu revaklar ve yolcu odaları çevirmektedir. Yine bir taç kapı ile geçilen kapalı kısım eşya deposu ve hayvan ahırlarını içermektedir. Bugünün tanımıyla motel işlevi gören bu yapılar kervan yolları boyunca belli aralıklarla sınırlanmış en büyük yapı tipleridir.
S
Kervansarayların kökeninin hangi yapıya dayandığı kabul edilir?
Kervansarayın köken olarak ribat adı verilen bir yapıya dayandığı kabul edilir. İslamiyet’in ilk dönemlerinde daha çok korunma savunma ve ileri askeri hareketlerde kullanılmak amacıyla inşa edilen ribatlar karakol veya ordugah işlevi taşıyordu. Sınır bölgelerinde yoğunlaşan bu yapılar yüksek duvarlarla çevrili avlu ve gözcü kuleleri olan ve içinde askerlerin yerleştirildiği müstahkem binalardı. İslamiyet’in hızlı yayıldığı dönemlerde sınır karakolu niteliğini sürdürürken 11. Yüzyıldan sonra sınırların genişlemesiyle birlikte iç bölgelerde kalan ribatlar işlev değiştirerek ticari konaklama amacıyla kullanıldı.
S
Kervansaray nedir?
Yollar üzerinde kervanların dinlenmesi ve gecelemesi için inşa edilmiş büyük hanlara Kervansaray adı verilir. Bu yapılar yolcuları ve ticari eşyayı korumak üzere müstahkem yapılmış binalardır. İç kısımda yolcuların gecelemesi için ocaklı koğuşlar, eşya konmak üzere depo hacimleri, nalbant, berber, hamam gibi hizmet ve bakım üniteleri yer alır. Çoğunda bir mescit de bulunmaktadır.
S
Selçuklu Dönemi’nde Anadolu Hanlarının yapılış amacı nedir?
Selçuklu Dönemi Anadolu Hanlarının yapılış amacı biraz daha farklıdır. Bu süreçte başlayan yoğun ticaret ve ulaşım sonuçta ipek yoluna bağlanıyor aynı bağlamda Küçük Asya şehirleri arasındaki ulaşım çizgisi hanlardan oluşan noktalarda dinlenme ve konaklama tesislerine bağlanıyordu. Ortaçağ yazılı kaynaklarında adı geçen 200 kadar kervansaraydan 50 tanesi günümüze kadar gelebilmiştir. Yolun koşullarına göre otuz yada kırk kilometrede bir karşımıza çıkan kervansaraylar kaynaklarda han/hangah, ribat adlarıyla geçer. Sanat tarihi terminolojisinde büyük ölçülü olanlarına sultanhanı adı verilmektedir. Sultanların vezirlerin ve varlıklı kişilerin yaptırdıkları bu tesislerin bakım onarım ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağını gösteren ve işletme koşullarını belirleyen birer vakfiye kayıtları vardır. Yapı inşa edildikten sonra tesisi bağışlayan kişinin bu tesisle ilişkisi kalmaz. O halde ticari hayatı canlı tutmak için kurulan bu tesislerin kişilere ya da devlete gelir sağlama amacı yoktur. Amaç ticareti korumak ve canlı tutmaktır.
S
Kayseri’deki döner kümbeti mimari özellikleri nelerdir?
Kayseri’deki döner kümbet kare tabaklı bir plan üzerine otururken köşeler pahlanarak çokgene dönüştürülmekte böylece gövdeye geçiş sağlamaktadır. Çokgen gövde karmaşık geometrik kompozisyonlarla dolgulanan yüzeysel kemerlerle sarılmaktadır. En üstte mukarnas bir frizle konik külaha geçilmekte bu örtünün yüzeyinde kemerler tekrarlanmaktadır. Bütün bu özellikleriyle Selçuklu mimarisinin seçkin örneklerinden biri üstün bir taş teknolojisiyle kalıcı kılınmaktadır.
S
Künbet nedir?
Bölge ve dönemlere göre farklı adlarla anılsa da yaygın adıyla künbet üstü koni veya piramit örtüyle kapatılan türbeler için kullanılan bir addır. Bu yapıların planları kare daire ve çokgen olabilmektedir. Örtü ile gövde arasında kasnak ya da tanbur adı verilen bir geçiş unsuru bulunabilir. Plan ne olursa olsun koni ya da piramidal örtülü mezar anıtlarına künbet adı verilir.
S
13. Yüzyılda Anadolu Selçuklu sanatında yaşanan değişimler nelerdir?
13. Yüzyıl Anadolu Türk sanatı için bir değişim yüzyılı olarak öncesinden ve sonrasından ayrılan farklı bir kültür katmanı sergilemektedir. Mimaride kubbe - mekan ilişkisinde İran’daki büyük Selçuklu yapılarıyla Osmanlı yapılarını birbirine bağlayan bir bakıma evrimi tamamlayan örneklerini Selçuklu uygulamalarında görebiliyoruz. Ancak Selçukludan Osmanlıya geçerken karşımıza çıkan ikonografik farklılaşmayı açıklama daha karmaşık fakat zengin açılımlı bir çözümlemeyi gerektiriyor. 13. Yüzyılın 2. Yarısından başlayarak mimari yüzeylerde figürlü konuların azaldığı giderek objelerinde insan hayvan ve mitolojik varlıklardan arındırıldığı dikkat çekiyor.
S
Asya hayvan üslubunun İslam’la tanışması bu üslupta hangi değişikliklere neden olmuştur?
Asya hayvan üslubunun İslam’la tanışması geyiklerin, ejderlerin ve yırtıcı kuşların yeni inanç sistemi içinde yerini almaları, bunların yeni bir hayat tarzı içinde yeniden yorumlanmasını gerektirmiştir. Bu süreci Selçukluların dünyasında yaşayan figürlerde izleyebiliyoruz. 10. Yüzyıldan itibaren inanç sisteminin etkisiyle figüre karşı bir tavır alındığından Anadolu’ya getirilen figürler giderek enerjisini kaybetmiş tedirgin bir tasvir sanatıdır. Hayvan üslubunun maden sanatındaki eski canlılığı daha seyrek görülür hale gelir. Uygur yazmalarında çokça rastlanan yuvarlak yüzlü portreler çini ve maden sanatında yankılanırsa da çizgiler tedirgindir. İslam ortaçağında ve Anadolu Selçuklu ortamında tasvir suret ya da figür dediğimiz şekillerden kaçınıldığı açıktır. İnsan ve hayvanların resim ya da heykellerinin yapılmasına karşı duyulan soğukluk sanatçıyı diğer sanat formlarına daha fazla yöneltmiş bu arada bitkisel formlar da genişçe ortama katılmışlardır.
S
Selçuklu sanatında kullanılan geometrik formlar nereden gelmektedir?
Selçuklu sanatındaki şekillerden bir kısmının EgeAkdeniz çevrelerinden, hatta Bizans döşeme mozaiklerinden, diğer kısmının ise Asya’nın daha eski kültür çevrelerinden geldiği anlaşılmaktadır.
S
Bizans sanatı hangi sanat dallarını kapsar ve nelerden etkilenmiştir ?
Bizans sanatı eski yunan ve roma kökenlidir, ama aynı zamanda doğu kültürlerinin de izlerini ve etkilerini taşır. Bizans sanatında belli bir imparatorluk sanat anlayışı egemendir. Mimaride dev kubbeler mozaik işleme hemen dikkati çeker. Ayrıca Bizans süsleme sanatlarıyla da ünlüdür. Duvar resimleri duvar bezemeleri mozaik sanatı fildişi işçiliği ikonlar doğu-batı dünyasının izlerini taşır. Ayrıca su ihtiyacını çözmek için yapılan Yerebatan Sarayı da başarılı bir Bizans mimari örneğidir. Bizans ayrıca müziğiyle de ünlüdür. Müzik bilginleri belli bir nota sistemi geliştirmiş ve en eski ilahi tarzlarını yeni düzenlemelerle farklı bir form kazandırmışlar; kilise ve manastır müziğinin gelişiminde çok önemli rol oynamışlar ve bölge müziklerini etkilemişlerdir.
S
Selçuklu mimarilerinde bulunan Rumi nedir, nasıl kullanılır?
Rumi adı verilen form tombulca bir virgüle benzer, yat biçiminde kıvrılmış bir damla formuna da benzetebiliriz. Bu form bir şeridin ortasında yer aldığında veya ucuna eklendiğinde bitkisel bir form bir yaprak izlenimi vermektedir. Bazen iki parça halinde çatallanır veya gövde yüzeyi damarlar halinde dilimlenir, düğme şeklinde küçük ekler aldığı gibi boyu uzar, kısalır, garip biçimlere girer. Bazı Rumi formlarının hayvan figürlerine eklenebildiği görülmektedir. Bunun ötesinde bazı uygulamalarda Rumi motifin kendisi de hayvansı kıvrımlar taşıdığından bir kısım Rumilerin zoomorfik kökene bağlanabileceği de düşünülebilir.
S
Selçuklu döneminin ünlü düşünürlerinden fıkıh ve kelam bilgini İranlı Gazali nasıl bir felsefeye sahiptir?
İranlı Gazali şeriat ve tasavvufu uzlaştırarak şer-i hükümleri mantığa dayandırmaya çalışması ve felsefeye ve özellikle yunan filozoflara karşı tutum takınması daha sonraları İbn-i Rüşt gibi önemli filozoflar tarafından eleştirilmiştir.
S
Ömer Hayyam kimdir?
1047- 1122 yılları arasında yaşamış olan Ömer Hayyam İranlı ünlü matematikçi, şair ve düşünürdür. Cebirsel denklemler ve geometri konusunda buluşlarıyla ünlenmiştir. Hayyam aynı zamanda iki bölümlü dizelerden oluşan geleneksel İran şiir türü Rubai ustasıdır. Şiirlerinde dünyaya şüpheci bakışı, özgürlüğü ve mutluluğu dile getirmesiyle Batıda da ün salmıştır.
S
Dönemin belirleyici felsefesi nedir, bu felsefenin düşünürleri kimlerdir?
Dönemin belirleyici felsefesi tasavvuf felsefesidir. Bu felsefe ile akla gelen önemli düşünürler Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş-ı Veli’dir.
S
Mevlana Celaleddin Rumi kimdir?
Mevlana hayatını Hamdım, piştim, yandım sözleriyle özetlemektedir. Ünlü eseri 6 ciltlik Mesnevi’sinde tasavvufi fikir ve düşüncelerini içine yerleştirdiği hikayelerle anlatmıştır. Diğer eseri Divan-ı Kebir farsça olmakla birlikte, içinde Arapça, Türkçe ve Rumca şiirlere de yer vermiştir. Mevlana ölüm gününü düğün günü anlamına gelen Şeb-i Arus olarak adlandırmaktadır. Mevlana’nın ilham felsefesiyle oluşturduğu sema kemale doğru manevi bir yolculuğu temsil eder. Buna göre var olmanın temel şartı dönmektir. Sağdan sola kalbin etrafında dönerek bütün insanları bütün yaratılmışları bütün kalbiyle sevgi ve aşkla kucaklama gösterisidir.