aofsorular.com
ULİ306U

Ekonomilerin Yükseliş ve Düşüşü

7. Ünite 23 Soru
S

Ekonomilerin düşüşlerinde veya yükselişlerinde hangi faktörler rol oynar?

Ekonomilerin düşüşlerinde veya yükselişlerinde toplumsal dönüşümü tetikleyen veya engelleyen katılıklar, askeri harcamaların ülkenin teknolojik gelişimi ve doğal kaynak imkânlarını genişletme üzerindeki etkisi, ülkelerin nüfus artış hızı ve göçmen politikası, siyasi ve sosyal bakımdan toplum ve devlet modeli, serbestiyetçi veya baskılayıcı ekonomi ve siyaset modelleri, ehliyet-liyakat bazlı rekabete veya kayırmacılığa dayalı organizasyon, ekonomideki insan kaynağı, doğal kaynaklar ve sermaye kaynaklarının kullanımını özendiren mekanizmaların etkinliği, “vasat insan tuzağı”na yakalanma durumu ile şehirleşme düzeyi gibi sosyo-politik, ekonomik ve uluslararası faktörlerin belirleyici rol oynadığı söylenebilir.

S

"Vasat İnsan Tuzağı" nedir?

Vasat İnsan Tuzağı, bir ülkenin karar veya icra mercii yahut mekanizmalarında görev alanların, konumlarını elde etmelerinde ehliyet ve liyakat yerine değişik gerekçelerle oluşturulan kayırıcılığın etkili olması sonucunda, ülkenin geleceğini çıkmaza sokmalarıdır. 

S

Ortaçağ sona ererken dünyadaki başlıca ekonomik faaliyet ve ticaret bölgeleri nereleridir?

15’inci yüzyılda dünya politik ekonomi açısından 10 bölgede gruplandırılabilir. Birinci bölge Kuzey ve Güney Avrupa olup, bugünkü Avrupa kıtasına karşılık gelmektedir. İkinci bölge, Anadolu, Kuzey Afrika ve Hristiyan Güney Avrupa’yı kapsamaktadır. Buna kısaca Akdeniz bölgesi de denebilir. Üçüncü bölge, Çin’den Anadolu’ya kadar olan kara ticaretini kapsayan bölgedir. Dördüncü bölge, Dicle ve Fırat nehirlerini kapsayan bölge olan Mezopotamya bölgesi olup; bugünkü Irak’ı ve İran’ın bir kısmını kapsamakta ve Pers Körfezine kadar inmektedir. Beşinci bölge, Mısır ve Kızıldeniz yoluyla Akdeniz ve Hint Okyanusunu birleştiren bölge olup, Kızıldeniz’in her iki yakasını kapsamaktadır. Altıncı bölge, Arap Denizini kapsar ve Arabistan yarımadasını Hint Okyanusunun Batısı ile bağlantılandırır. Yedinci bölge, Hindistan’ı Güneydoğu Asya’ya bağlamaktadır. Sekizinci bölge, bu bağlantıyı Çin’i ve Güneydoğu Asya’yı içine alarak tamamlar. Dokuzuncu ve onuncu bölgeler Amerika kıtasıyla ilgilidir. Dokuzuncu bölge, Aztek imparatorluğuna aitken, onuncu bölge İnka imparatorluğu tarafından yönetiliyordu. 

S

1500 yılı civarında Batı Avrupa'nın büyümeye başlamasındaki temel nedenler nelerdir?

1500 yılı civarında Batı Avrupa büyümeye, dünyanın diğer bölgeleri ise duraklamaya başlamıştır. Maddison bunu, üstün teknolojik gelişmeyle açıklamaktadır. Denizcilik askeri teknoloji, bankacılık, muhasebe, deniz sigortacılığı, üniversitelerle birlikte entelektüel yaşamdaki kalite ve matbaadaki gelişmeler başlıca teknolojik ilerlemeler olarak dikkat çekmektedir.

S

Latin Amerika’da 1950-98 arasında ekonomik büyüme nasıl gerçekleşmiştir?

1950-98 döneminde Latin Amerika, Asya ve Afrika’daki birkaç istisna dışında ekonomik büyümedeki gerileme dikkat çekici boyuttadır. Latin Amerika’da 1950-98 arasında 22 ülke içinde Küba (3.390 $’dan 2,164 $’a), Haiti (1.051 $’dan 816 $’a) ve Nikaragua’da (1.616 $’dan 1.451 $’a) kişi başına milli gelir mutlak rakam olarak düşmüştür. Latin Amerika’da kayda değer büyüme yaşayan yegâne ülke Porto Riko’dur (2.144 $’dan 13.253 $’a). Diğer ülkelerde ise kişi başına gelirdeki artış oldukça düşüktür.

S

20’nci yüzyılın ikinci yarısında en kötü ekonomik performans hangi ülkelerde yaşanmıştır?

20’nci yüzyılın ikinci yarısında en kötü ekonomik performansı yaşayan ülkeler Afrika’dadır. 57 Afrika ülkesinin 10’u mutlak gelir bakımından gerileme yaşamıştır. Bu kötü performansa sahip ülkelerin çoğu hala koloni statüsündedir. 1998 yılı kişi başına düşen milli geliri 1950 yılı ile karşılaştırıldığında dönem başına göre dönem sonunda en yüksek düşüş yaşanan ülkeler sırasıyla Angola(-%38,5), Nijer (-%34,6), Cibuti (-%29,3), Madagaskar (-%27,4), Somali (-%16,5), Güney Afrika Cumhuriyeti (-%15,4), Sierre Leone (-%14,9), Liberya (-%11,8), Comores (-%6,8) ve Çad (-%1,1)’dır.

S

1990 sonrası dönemde eski Sovyetler Birliği ülkelerinde ekonomi nasıl bir hal almıştır?

Geçiş ekonomileri 1990-98 arasında kasvetli bir profil çizmektedir. Dönem sonunda eski Sovyetler Birliği ülkeleri dönem başına göre, kişi başına düşen milli gelirde yüzde 6,9 oranında bir gerileme yaşamıştır. En büyük gerilemeyi sırasıyla Tacikistan (-%14.9), Gürcistan (-%11,9), Moldova (-%10,8) ve Ukrayna (-%10,2) tecrübe etmiştir. Çözülmeden sonra en yüksek ekonomik performansı ise Estonya göstermiştir (kişi başına düşen milli gelirde yıllık ortalama %0,7 artış). Ekonomik gerileme yaşam standartlarında kitlesel bir yıkım getirmiştir. Doğu Avrupa’daki ekonomik gerileme ise Sovyetler Birliği ülkelerine göre daha hafiftir. 1990- 98 döneminde yıllık ortalama olarak kişi başına düşen milli gelirdeki artış yüzde 0,1 düzeyindedir. 

S

1950-2010 arası dönemde kişi başına düşen milli gelir artışı bakımından en yüksek performansı hangi bölgeler göstermiştir?

1950-2010 dönemi dikkate alındığında, kişi başına düşen milli gelir artışı bakımından bölgeler itibariyle en yüksek performansı sırasıyla Batı Avrupa, Merkezi ve Doğu Avrupa, Latin Amerika ve Afrika göstermiştir. Batı Avrupa’da 60 yıllık dönemde kişi başına milli gelir artışı 3,6 kat iken, bu oran Afrika’da sadece 1,7 kattır.

S

Ülkelerin gelir düzeyleri ile nüfusları arasında nasıl bir ilişki vardır?

Yüksek gelirli ülkelerin dünya nüfusu içindeki payı 1960 yılında yüzde 25 düzeyinde iken, bu oran düşerek 2016 yılı sonunda yüzde 16’ya gerilemiştir. Düşük gelirli ülkelerin dünya nüfusundaki payı ise aynı dönemde yüzde 5’ten yüzde 9’a yükselmiştir. Önümüzdeki orta ve uzun döneme yönelik nüfus tahminleri, gelişmiş ülkeler aleyhine olan bu trendin devam edeceğini öngörmektedir. Gelişmiş ülkelerin, giderek daha fazla ileri teknolojiyi kullanmaları, ekonomilerini sürdürmede ihtiyaç duydukları nüfus miktarını önemli ölçüde azaltmaktadır. 

S

2022 yılında dünya ekonomisinin nasıl olacağı öngörülmektedir?

Dünyadaki ekonomik ağırlığını her yıl düzenli olarak artıran Çin’in, bugün olduğu gibi 2022 yılında da en büyük ekonomi olacağı öngörülmektedir. Buna karşılık Avrupa Birliği ve ABD’nin paylarında gerileme, Hindistan’ın dünya üretimindeki ağırlığında ise artış beklenmektedir. Önümüzdeki birkaç yıl içinde Doğu Asya ve Ön Asya, dünyanın en büyük üretim ve ticaret üssü haline gelecektir. Zayıf çevre koruma düzenlemeleri, ucuz hammadde, zengin doğal kaynaklar, ucuz insan gücü, düşük vergi yükleri, yatırım ve üretim teşvikleri ile yüksek nüfus miktarının getirdiği rekabet ve dinamizm bu gelişmede önemli rol oynamaktadır.

S

Bugüne kadar sanayi alnında yaşanan devrim niteliğindeki gelişmeler nelerdir?

Bugüne kadar sanayi alnında devrim mahiyetinde dört önemli değişimden söz edilebilir. Birincisi, su ve buhar gücünün kullanılması ile
mekanik dokuma tezgâhlarının icadı (18’inci yüzyılın sonunda buhar gücü uygulanmaya başladı). İkincisi, çelik, petrol ve elektriğin seri kullanımı, ilk patlamalı motorun icadı ve üretim bandı metodu ile kitlesel üretimin geliştirilmesi (19’uncu yüzyılın ikinci yarısı). Üçüncü sanayi devrimi ise 1970’lerde imalat sanayiinde mekanik ve elektronik teknolojilerin yerini dijital teknolojinin alması ile başladı ve yerini 2010’lu yılların başından itibaren programlanabilir, yapay zekâya sahip yeni bir endüstriyel yaklaşım ve uygulamaya bıraktı. şte insan dışı bu akıllı sistemlerin toplumsal ve ekonomik hayattaki uygulaması dördüncü sanayi devrimi olarak adlandırılmaktadır. 

S

Endüstri 4.0’ın uygulama alanları nelerdir?

Endüstri 4.0 stratejisi bilgi ve iletişim teknolojileri ile endüstriyi birlikte işletmeyi hedeemektedir. Yapay zekâ, yeni nesil yazılım ve donanımlar daha ziyade iletişim endüstrisinde yaygınlık kazanmıştır. Ancak günümüzde giderek bütün ekonomik sektörlerde farklı düzeyde uygulama imkânı bulmaktadır. Sağlık, eğitim, tarım, ulaştırma başta olmak üzere geleneksel ekonomik faaliyetlerin tamamı dijitalize olmakta ve yeni nesil ekonomi işletim modelleri ortaya çıkmaktadır. Kuşkusuz, bilişim teknolojilerini yoğun kullanan bu yeni nesil ekonomi işletim modellerinin ülkelerin siyasi, kültürel ve yönetim modelleri ve ilişkileri üzerindeki etkileri de büyük boyutta olacaktır.

S

Ülkeler tasarruflarını genellikle nasıl değerlendirmektedir?

Ülkelerin üretimden, ticaretten, turizmden veya işçi dövizi gibi kaynaklardan elde ettikleri gelirler yurtiçinde yatırım ve tüketimde değerlendirilmekte, arta kalan tasarruf varsa bu da genelde uluslararası finans piyasalarında tedavül edilmektedir. Uluslararası finans piyasalarında borçlanma menkul kıymetleri ve doğrudan dış borç şeklinde işlem gören bu rezervler, ülkelerin tasarruflarını ne şekilde değerlendirdiklerini göstermesi bakımından önemlidir. Yine savunma sanayii ürünleri üreten ve ihraç eden ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin tasarruflarının önemli bir kısmının askeri harcamalara ve savunmaya yönlendirmeleri için uygun mekanizma ve ortamlar kurabilmektedir.

S

Askeri harcamaların ekonomik büyüme üzerindeki etkileri nelerdir?

Askeri harcamaların ekonomik büyümeye etkileri ülkeler bakımından farklılık gösterir. Örneğin ABD, AB, Rusya ve Çin gibi savunma sanayi ürünleri üreticisi ve ihracatçısı ülkeler ile büyük ölçüde ithalatçı ve tüketici ülkeler arasında, askeri harcamaların ekonomik büyüme üzerinde zıt yönde etkileri söz konusudur. Geliştirilen askeri teknolojiler, ekonominin diğer alanlarında da uyarlanarak uygulama imkânı bulabilmektedir. Dolayısıyla, teknolojik gelişmelerin ekonomi üzerindeki etkileri neyse, askeri teknolojilerdeki gelişmenin de etkisi aynı yöndedir. Günümüzde daha ziyade gelişmekte olan ülkelerde yaşanan savaşlar ve iç çatışmalarda uluslararası silah sanayiinin etkisinin olmadığı söylenemez. Kitlesel imha gücüne sahip silahların gerçek zaman ve zeminde uygulanmasında, gelişmemiş ülkeler tam bir laboratuar görevi görmektedir. Savunma sanayii gelişmiş ABD, AB, Çin ve Rusya gibi ülkelerde sektörün finansmanında, bu sektörün ürünlerini ithal eden gelişmekte olan ülkelerin payı büyüktür. Nitekim ulusal gelirlerinin oranı olarak askeri harcamalara en çok pay ayıran ülkeler az gelişmiş ülkelerle yoğun çatışmaların yaşandığı veya çatışma potansiyeli yüksek olan ülkelerdir.

S

"İnsani Gelişmişlik İndeksi" nedir? 

İnsani Gelişmişlik İndeksi, sağlık, eğitim ve gelir düzeyi ile ilişkilendirilen ve uluslararası karşılaştırmalarda bir ülkenin gelişmişliği konusunda en sık başvurulan indekslerden biridir. İnsani gelişmişlik, beklenen yaşam süresi, eğitim ve geliri dikkate alan bir hesaplamaya dayanmaktadır. Kapsadığı boyutlar itibariyle oldukça sınırlı olmakla birlikte, insani gelişmişlik kavramı yaygın bir kullanıma sahiptir. 

S

Günümüzde ülkelerin ekonomik gelişmişlikleri karşılaştırılırken hangi göstergelerden yararlanılmaktadır?

Günümüzde ülkelerin ekonomik gelişmişlikleri karşılaştırıldığında, ekonomik faktörler ilk sırada kullanılmakla birlikte; iyi yönetim, fikri ve sınaî mülkiyet hakları, mülkiyetin güvence altında olması, ekonomik özgürlükler, siyasi özgürlükler ve sivil haklar, yoksulluk düzeyi, sağlık ve eğitimin yeterliği, iş yapma kolaylığı, internete erişim özgürlüğü ile toplumsal gelişmişlik düzeyi gibi daha ziyade insan veya birey odaklı yaklaşımı temel alan çeşitli göstergelere de yoğun olarak başvurulmaktadır. Yeni göstergelerin en belirgin özelliği, her birinin tek bir değişkene veya göstergeye değil, birden fazla değişkeni barındıran bileşik gösterge niteliğine sahip olmasıdır.

S

İş Yapma Kolaylığı İndeksi nasıl hazırlanmaktadır?

Dünya Bankası geliştirdiği bir yöntemle, ülkelerde iş yapma kolaylığını veya zorluğunu ölçmekte ve bu suretle ülkelere yol gösterici olmaya çalışmaktadır. İş yapma kolaylığı çeşitli bileşenlere sahip olup indeks şeklinde standardize edilerek kullanım kolaylığı sağlanmıştır. Ülkeler, iş yapma kolaylığına göre en kolaydan en zora doğru sıralanmaktadır. Bu indeksin hazırlanmasında, her ülkede yeterli sayıda gönüllü avukat, muhasebeci, iş adamı ve kamu görevlisine uygulanan anketler yoluyla veriler toplanmaktadır. İndeksin kapsama aldığı bileşenler işyeri açma, inşaat izni alma, elektrik temini, mülkiyet kaydı, kredi temini, küçük yatırımcının korunması, vergi ödeme, dış ticaret, sözleşmelerin uygulanabilirliği ve iflasların etkin çözümü olarak sıralanmaktadır.

S

Siyasi Haklar ve Sivil Özgürlükler İndeksinde ülkeler hangi kategorilere ayrılmaktadır?

Freedom House kuruluşunun geliştirdiği özgürlükler çalışmasında toplam puanı; 71-100 arasında olan ülkeler “serbestiyetçi” veya “özgür”, 35-70 arasında olan ülkeler “kısmen serbestiyetçi” veya “kısmen özgür” ve 35’ten daha az puanı olan ülkeler ise “baskıcı” veya “özgür değil” kategorisinde yer almaktadır. Ülkelerin politik haklar ve sivil özgürlükler bakımından baskıcı veya özgürlükçü olmalarına göre yapılan karşılaştırmada sivil haklar ve siyasi özgürlükler bakımından en iyi performansı Batı Bloku ülkeleri gösterirken, en düşük performans Afrika, Asya ve Latin Amerika ülkelerine aittir. Türkiye 211 ülke ve özerk bölge arasında önceki yıllarda kısmen özgür ülkeler kategorisinde yer alırken, 2016 yılındaki darbe girişiminden sonra, statüsü değişmese de sıralamasında gerileme olmuştur. Türkiye’nin 100 tam puan Üzerinden puanı 38’dir.

S

Ekonomik Özgürlükler İndeksi hangi verilere göre hazırlanmaktadır?

Ekonomik özgürlük İndeksi, ABD’de bulunan Heritage Vakfı tarafından verisi toplanabilen bütün ülkeleri dikkate alarak yayımlanmaktadır. Bu indeks, bir ülkedeki mülkiyet hakları, yargının etkinliği, hükümetin dürüst iş yapması, kamu harcamalarının büyüklüğü ve milli gelir içindeki payı, devlet bütçesinin sağlığı, vergi yükü, iş yapma kolaylığı, çalışanların işyeri değiştirme özgürlüğü, para politikasında özgürlük, dış ticarette serbestiyet, yatırım özgürlüğü ile finansal özgürlük dikkate alınarak hesaplanmaktadır. Ülkelerin karşılaştırılabilmesi ve sıralanabilmesi için, indekse dönüştürülen ekonomik özgürlükler indeksi, günümüzde araştırmacılar, yatırımcılar, eğitim kurumları, uluslararası ve ulusal kuruluşlar tarafından yaygın olarak kullanılmaktadır. 

S

"Küresel Rekabet İndeksi" nedir?

Küresel rekabet indeksi, bir ülkedeki siyasi, ekonomik, sosyal, sağlık ve eğitim altyapısı başta olmak üzere işgücü piyasası ve finansal piyasalardaki etkinlikleri kapsayan bileşik bir göstergedir. Küresel rekabet indeksinin bileşenleri ulusal ve uluslararası karar alıcılar bakımından önemli doneler sunmaktadır. Küresel rekabet düzeyi en yüksek olan ülkeler gelişmiş ülkelerdir. Bu ülkelerin çoğunluğu Batı Avrupa, Kuzey Amerika, Okyanusya ve daha az sayıda da Pasifik ülkeleridir. Küresel rekabet düzeyi en düşük olan ülkelerin büyük çoğunluğu ise Sahra-altı Afrika ülkeleridir. Türkiye’nin küresel rekabet sırası 7 tam puan üzerinden 4,4 puan ile 137 ülke arsında 53’tür. 

S

İyi Yönetişim İndeksi kim tarafından hazırlanmaktadır?

Dünya Bankasının yıllık olarak yayımladığı “iyi yönetim göstergeleri”, yeni nesil göstergelerin önemli bir kısmını bünyesinde barındırmaktadır. Vatandaşın devletten talepte bulunma ve hesap sorma hakkı, siyasi istikrar ve çatışmasız huzur ortamı, devlet kurumlarının etkililiği, düzenlemelerin kalitesi, hukukun üstünlüğü ve yolsuzluğun kontrolü başlıca beş kategorik gösterge olarak kapsamdaki ülkelerde yapılan anketler ve görüşmelerle ortaya konmaktadır.

S

Toplumsal gelişme indeksi hangi verilere göre hazırlanmaktadır? 

Toplumsal gelişme indeksi birçok alt bileşenden derlenmiş bir indekstir. Temel insan ihtiyaçları, mutlu olmanın gerektirdiği temel unsurlar ve fırsatlar olarak üç boyutu olan indeks, toplam 50 göstergeden oluşmaktadır. Temel insan ihtiyaçları olarak beslenme ve temel tıbbi bakım, su ve sanitasyon, barınma ve kişisel güvenlik parametreleri dikkate alınmıştır. Mutlu olmanın bileşenleri temel bilgiye erişim, bilgi ve iletişim araçlarına erişim, sağlık, sıhhat ve çevrenin kalitesidir. Fırsatlar boyutunu oluşturan göstergeler kişisel haklar, kişisel özgürlük ve seçim, hoşgörü ve kapsayıcı olma ile yüksek öğretime erişim oluşturmaktadır.

S

İlk, orta ve yükseköğrenim kurumlarının kalitesini ölçmek için hangi program oluşturulmuştur?

Lise 1 ve Lise 2 çağındaki ergenlerin matematik, fizik-kimya-biyoloji ve sözel yetkinliklerini ölçerek karşılaştıran Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (PISA), belirli dönemlerde ülkelerin mevcut durumlarını karşılaştırarak, gelecekte işgücü piyasasında yer alacak insan kaynağına ilişkin bir bakıma öngörüde bulunmaktadır. Her üç alanda alınan puanların ortalamaları alınarak ülkeler sıralanmaktadır.